Özbek Pilavına Nohut Konur Mu? Bir Çocukluk Hatırası
Bugün Kayseri’nin soğuk, gri havasında eski günlerin sıcaklığını hissetmeye çalıştım. Belki de bu yüzden bir sabah vakti özlediğim pilavı, Özbek pilavını yapmaya karar verdim. Gerçekten de insan bazen bir yudum anı, bir tutam anlık huzur arar ya… İşte ben de tam olarak bunu yapıyordum. Ama aklımda bir soru vardı: “Özbek pilavına nohut konur mu?”
Her Şey Nohutla Başladı
Annemin mutfağında büyüdüm, ne yalan söyleyeyim, mutfağın ortasında, onun “Aman evladım, şu bıçakla dikkat et!” uyarıları arasında büyüdüm. Özbek pilavı, Kayseri’nin o eski, geleneksel mutfağının kalbinde yer alan en özel yemeklerden biridir. Ama pilavı, her yapılışında bir çeşit ritüel gibi olur. İçinde et, havuç, soğan; ama bir şey eksik. Her zaman eksik bir şey var gibi gelir. Bugün de eksik olanı tamamlama kararı aldım. Peki ya nohut? Nohut ekler miydim?
Bir taraftan her şeyin olması gerektiği gibi olması gerektiğini düşündüm, diğer taraftan da annemin yıllardır yaptığı o geleneksel tarife sadık kalmanın verdiği huzuru hissettim. Ama bir şeyler eksikti. Özbek pilavı, yıllardır her seferinde aynı şekilde yapılırken, bazen yeni bir şeyler eklemenin vakti gelmiş olabileceğini düşündüm. Belki nohut, belki bir yenilik…
Anneyle Soğuk Bir Sohbet
O gün, annemle kahvaltı ederken bu düşüncemi açtım. “Anne,” dedim, “Özbek pilavına nohut konur mu?”
Bana bir süre sessizce baktı. O bakışları, Kayseri’nin sert rüzgarlarını andırıyordu; karışık, soğuk, ama derin. Sonra çok hafif bir gülümseme ile cevap verdi:
“Benim pilavımda nohut olmaz, oğlum. Ne istersen yap, ama Özbek pilavı dediğimiz o bir başka.”
O an, hayal kırıklığı biraz daha derinleşti. Annemin pilavı, yıllardır bana hep aynı güveni veriyordu; o güvenin bozulmasını istemiyordum. Ama içimde bir yerlerde bir isyan vardı, bir değişim arzusu. Belki de bu pilav, bir başlangıçtır. Bir şeyin değişmesi gerektiğini hissediyordum.
Heyecan ve Umut
Yine de ne olursa olsun, içimde bir heves vardı. Bugün Özbek pilavına nohut ekleyecektim. Sadece denemek için değil, belki de gerçekten başka bir şey yapmak, bir arayışa çıkmak için. Pilavı hazırlarken, nohutları yavaşça ekledim. Onlar, pilavın içinde dans etmeye başladılar. Nohutlar sanki pilavı biraz daha yumuşattı, ona bir tat kattı. Aklımda hala annemin sesi çınlıyordu ama bir yandan da pilavın kokusu evin içinde yayıldıkça içimde bir umut ışığı yanmaya başlamıştı.
Her bir nohut, o eski zamanları, annemin bana pilav yaparken yaptığı hareketleri hatırlattı. Her biri o kadar özeldi ki, tıpkı geçmişin her anının özelliği gibi. Belki de Özbek pilavı, sadece tariflerle değil, hislerle de yapılır. Anlatmak zor. Pilavın kokusu, akşamın karanlıklarına karıştı. Gözlerimi kapatıp bir an durduğumda, o çocukluk yıllarımı hatırladım; annemin mutfakta, geleneksel tarifleriyle yaptığı yemeklerin beni nasıl büyüttüğünü.
Pilav, Bir Değişim
Pilavı servis ettim, tadına baktım… Sonuç şaşırtıcıydı. Gerçekten de nohut, pilavı bambaşka bir boyuta taşımıştı. Annemin tarifine sadık kalmadığım için belki biraz suçluluk duydum, ama bu yeni tadı da çok sevmiştim. O an fark ettim: Bazen geçmişin izleriyle bir adım daha ileriye gitmek gerekiyor. Değişim bazen korkutucu olsa da, aynı zamanda güzel.
Özbek pilavına nohut koyarak sadece bir yemek yapmamıştım, aslında geçmişle olan ilişkimi sorgulamıştım. Yıllardır yapıp ettiğimiz şeylere olan bağlılığımız bazen, kendimizi bir adım öteye atmanın önünde bir engel olabilir. Bugün öğrendim ki, bazı yenilikler, geçmişin değerini yitirmeden hayatımıza girebilir.
Sonuçta…
İçim rahatladı. Annemle aynı sofrada oturduğumda, gözlerinde o eski güveni görmek istedim. Ama şunu fark ettim ki, pilavın içine nohut koymak, belki de hayatıma koyduğum yeni bir adım gibiydi. Belki de artık hayatta yeni şeyler denemeliyim, belki de değişim, bir başkaldırı değil, bir evrimdir.
Bugün Özbek pilavına nohut koydum, belki bir yemek hatırası ama bana daha fazlasını öğretti. O nohutlar, bana sadece bir yemek değil, kendi hayatımı yeniden şekillendirme cesareti verdi.