İçeriğe geç

Sandım ki nasıl yazılır ?

Sandım Ki Nasıl Yazılır? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Üzerine Pedagojik Bir Yolculuk

Bir eğitimci olarak yıllar içinde fark ettim ki, öğrenme yalnızca bilgi edinmek değil, aynı zamanda insanın kendini yeniden inşa etme sürecidir. “Sandım ki…” ile başlayan her cümle, aslında bir farkındalık hikâyesidir. “Sandım ki kolay olacak”, “Sandım ki biliyorum”, “Sandım ki bu kadar zor değildir”… Öğrenme, işte bu yanılgılarla başlar ve birey, yanıldığını fark ettiği anda gerçek öğrenme süreci başlar.

“Sandım Ki”nin Öğrenmedeki Yeri

“Sandım ki” ifadesi, pedagojik açıdan öğrencinin bilişsel ön yargısını temsil eder. Bir çocuk ya da yetişkin öğrenme sürecine başlamadan önce, zihninde bir “ön bilgi” taşır. Bu ön bilgi, bazen doğrudur ama çoğu zaman eksiktir. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, öğrenme “mevcut şemaların yeniden düzenlenmesi” ile olur. Yani, öğrenci önce “sandığını” fark eder, sonra o sandığının yanlış olduğunu keşfeder, en sonunda da bilgiyi yeniden yapılandırır.

Bu süreçte öğretmenin görevi, öğrenciyi bu farkındalığa taşımaktır. “Sandım ki böyleydi ama…” dedirten bir öğrenme ortamı, gerçek öğrenmenin başladığı yerdir.

Öğrenme Teorileri Işığında “Sandım Ki”

Öğrenme teorileri, “sandım ki”nin bir dönüşüm noktası olduğunu bize gösterir.

Yapılandırmacı Yaklaşım:

Bu yaklaşımda bilgi, birey tarafından aktif olarak inşa edilir. Öğrenci önce kendi varsayımlarına dayanarak düşünür. Ardından deneyim, gözlem ve geri bildirim sayesinde bu varsayımları test eder. “Sandım ki doğruydu” dediği noktada, zihinsel bir yeniden yapılanma başlar.

Deneyimsel Öğrenme (Kolb):

Kolb’un modelinde öğrenme, deneyim ve yansıtma döngüsüne dayanır. Öğrenci bir şeyi “sandığı gibi” yapar, sonra sonucunu değerlendirir ve “demek ki öyle değilmiş” diyerek öğrenir. Bu döngü, bireyin içsel farkındalığını besler.

Metabilişsel Öğrenme:

Metabiliş, yani “düşünme üzerine düşünme”, öğrencinin kendi öğrenme sürecini izlemesini sağlar. “Sandım ki anladım ama aslında ezberlemişim” diyebilmek, üst düzey düşünmenin bir göstergesidir. Eğitimcinin görevi, öğrenciyi bu metabilişsel farkındalığa yönlendirmektir.

Pedagojik Yaklaşımlar ve Uygulama Örnekleri

Bir sınıf ortamında “sandım ki” ifadelerini ortaya çıkarabilmek, öğretmenin bilinçli bir planlamasını gerektirir.

– Sokratik Sorgulama: Öğrencinin kendi düşüncelerini sorgulamasını sağlayan açık uçlu sorular sormak.

– Hata Analizi: Öğrencinin yaptığı hataları gizlemek yerine, onları öğrenme fırsatı olarak görmek.

– Akran Öğrenmesi: Öğrencilerin birbirlerine kendi “sandım ki” anılarını anlatmaları, bilişsel empatiyi güçlendirir.

Örneğin bir öğretmen, “Sizce her ağır cisim daha hızlı mı düşer?” diye sorduğunda, birçok öğrenci “Evet” der. Deneyle bunun yanlış olduğunu gördüklerinde, “Sandım ki doğruydu” diyerek kavram değişimi yaşarlar. İşte o anda öğrenme gerçekleşir.

Bireysel ve Toplumsal Etkiler

“Sandım ki” sadece bireysel öğrenmede değil, toplumsal öğrenmede de güçlü bir metafordur. Toplumlar da tıpkı bireyler gibi bazı inançlara, önyargılara ya da kalıplara “sandım ki doğruydu” diyebilir. Eğitim, bu kolektif “yanılgıların” fark edilmesini ve dönüşümünü sağlar.

Bir toplum, öğrenmeyi yalnızca sınav başarısı olarak değil, eleştirel düşünme becerisi olarak gördüğünde, bireyler de kendi “sandım ki” kalıplarını sorgulamaya başlar. Böylece öğrenme, sadece bilgiyle değil, farkındalıkla da toplumsal bir dönüşüm yaratır.

Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü

Öğrenme, insanın kendi zihnini dönüştürme cesaretidir. “Sandım ki yapamam” diyen bir öğrencinin, günün sonunda başarabildiğini fark etmesi; ya da “Sandım ki bu konu sıkıcı” deyip içinde bir tutku keşfetmesi… İşte öğrenmenin büyüsü burada gizlidir.

Bir eğitimci için en güzel an, öğrencinin gözlerindeki o farkındalık ışığını görmektir. Çünkü o anda sadece bilgi değil, bakış açısı da değişmiştir.

Okuyucuya Düşünme Soruları

– Bugüne kadar hangi konuda “Sandım ki biliyorum” deyip yanıldınız?

– Öğrenme sürecinde hatalarınıza nasıl yaklaşıyorsunuz?

– Sizin için öğrenmek, sadece bilgi edinmek mi yoksa bir dönüşüm süreci mi?

– Son olarak, bugün neyi “sandığınızı” fark ettiniz?

Sonuç

“Sandım ki nasıl yazılır?” sorusu yalnızca dilbilgisel bir merak değil, aslında bir farkındalık çağrısıdır. Her “sandım ki” ifadesi, zihnimizdeki eski kalıpları kırmanın ilk adımıdır. Öğrenme, yanıldığını fark etmekle başlar ve bu farkındalık, hem bireysel hem toplumsal ilerlemenin temelidir. Eğitim, bu farkındalığı yeşerten en güçlü topraktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money